Prostat bezi, yaklaşık 3 cm yüksekliğinde, 4 cm genişliğinde ve 2 cm kalınlığında iri bir kestane büyüklüğünde olup, erişkin bir erkek de yaklaşık 18-20 gr ağırlığındadır. Prostat, idrar torbasının (mesane) altında bulunur ve penis ucuna kadar devam eden idrar yolunun (üretra) ilk birkaç santimetrelik kısmının etrafını sarar. Bazı salgıladığı salgılarla meni içeriğinin bir kısmını oluşturup, sperm hücrelerinin yumurtayı dölleme kapasitesini artırdığı bilinmektedir. 45-50 yaşlarına kadar prostat bezinin hacmi nispeten değişmeden kalır. Ancak 45-50 yaşından sonra prostat bezi büyümeye başlayarak, kimi erkeklerin korkulu rüyaları olmaya başlar.
PROSTAT BEZİ NEDEN BÜYÜR
Genç bir erkek de bir kestane büyüklüğünde olan bu salgı bezi, yaşlılık da kimi zaman iri bir portakal büyüklüğüne ulaşıp, idrar yapma problemlerine, sık sık idrara çıkma, idrar kaçırma ve sosyal yaşantıyı çekilmez hale nasıl oluyor da getirebiliyor. Biz ürologlara başvuran, prostat büyümesi sorunu yaşayan hastaların sıklıkla sorduğu sorulardandır. 50 yaşından sonra prostat büyümesi ciddi derecede artar. Bunun sebebi kısaca, yaşlanmanın ve erkeklik hormonlarının prostat bezi üzerinde hücresel büyümeye neden olmasıdır. Nasıl ki, yaşlanınca saçlarımız beyazlar, dökülür. Aynı şekilde yaşlanınca prostat büyümesi de, hemen hemen bütün erkeklerde görülen evrensel ve kaçınılmaz bir durumdur. 60 yaşındaki erkeklerin %50’sinde, 85 yaşındaki erkeklerin %90’unda histolojik olarak prostat büyümesi vardır, ancak bunların yaklaşık yarısında şikayet yaratacak kadar sorun oluşturmuştur. 50 yaşın üzerindeki erkeklerin %20-25 ‘i yaşamları boyunca prostat için bir operasyon girişimine maruz kalırlar. Artık günümüzde insan ömrü 20 sene daha uzamıştır. Dolayısıyla erkeklerde de prostat hastalıkları bununla paralel olarak artmıştır.
PROSTAT BÜYÜMESİ İLE KANSERİN FARKI NEDİR ?
Yukarıda bahsettiğimiz üzere prostat büyümesi 50 yaş üzeri erkeklerin büyük bir kısmında gelişmekte, ancak bunların bir kısmında şikayet derecesinde problemler oluşturmaktır. Prostat büyümelerin, büyük çoğunluğunu, bizim bening prostat hiperplazisi dediğimiz, iyi huylu prostat büyümeleri oluşturmaktır. Geri kalan bir kısmını ise prostat kanserleri oluşturur. Sonuç da ikisi de prostat büyümesi olarak kendini gösterir. Ancak kanserojen büyüme, kuşkusuz daha tehlikeli sonuçlara neden olmaktadır. Prostat kanseri orta yaş ve üzeri erkekleri etkileyen en yaygın kanserdir. Erkekler arasında en yaygın kanser ölümlerinin ikinci sırasındadır. İyi huylu prostat büyümesi ile kanserojen büyümenin gerek, ilaç tedavisi gerekse cerrahi tedavisi farklılık arz eder.
PROSTAT BÜYÜMESİNDE NE GİBİ ŞİKAYETLER OLUR ?
- Özellikle geceleri sık idrara çıkma
- İdrar kaçırma
- İdrar akımında zayıflama
- İdrardan kan gelmesi
- Meniden kan gelmesi
- Ani ve engellenemeyen idrara çıkma hissi
- İdrar akımında sorunlar ve kesilmeler
- İdrar kesesinin tam olarak boşaltılamaması
- İdrar yapmak için ıkınma ve zorlanma
- İdrar yaparken ağrı veya yanma
HANGİ HASTALARA AMELİYAT GEREKİR ?
Aşağıda belirtilen durumlar da cerrahi operasyon gerekliliği mevcuttur.
- İlaç tedavisine rağmen anlamlı derecede şikayetleri gerilemeyenlere,
- İdrar sondası olan hastalara,
- Mesanede taşı olan,
- Mesanede balonlaşma (divertikül) olanlara,
- Mesanede 50 cc ve üzerinde idrar kalan hastalara,
- Sık sık idrar yolu enfeksiyonu geçiren hastalara
İYİ HUYLU PROSTAT BÜYÜMESİNDE, HANGİ AMELİYAT TEKNİĞİNİ TERCİH ETMELİYİM?
Hiç şüphesiz, günümüzde iyi huylu prostat büyümesi tedavisinde büyük gelişmeler yaşanmıştır. Son 20 yılda teknolojinin hızla gelişmesine bağlı olarak da prostat cerrahisinde klasik TUR a alternatif olarak plazmakinetik ve lazer teknikleri sıklıkla uygulanır olmuştur. Gerek açık ameliyat gerekse kapalı operasyonlar da farklı enerji kaynakları ve tekniklerin artması bir ölçüde hastalar üzerinde hangi tercih benim için uygundur ? sorusunu yaratmıştır. Tabiî ki burada seçilecek ameliyat tekniği , hastanın mevcut durumuyla birlikte cerrahın o tekniğe yatkınlığıyla örtüşmelidir. Büyük bir prostatın olması, mesanede büyük bir taşın varlığı, mesanede büyük bir balonlaşman da açık prostat cerrahisi uygundur. Kapalı (endoskopik) cerrahi seçenek de hastanede kalış süresinin kısa olması, açık bir yaranın olmaması, hızlı bir şekilde gündelik yaşama dönülmesi nedeniyle artık sıklıkla uygulanan bir teknik olmuştur. Endoskopik prostat cerrahisinde, dolma kalem genişliğinde, 30 cm uzunluğunda bir alet ile dış idrar kanalından prostat dokusuna girilerek, prostat dokularının kazınmasıdır. Klasik TUR da elektrokoter enerji kaynağı olarak kullanılmaktayken, plazma kinetikde plazma enerjisi, lazer de ise farklı tip de lazer enerjisi kullanılmaktadır. Aradaki fark enerji kaynakları yönündedir. Uygun hastalara uygun cerrahi yöntemin seçilmesi daha mantıklı görünmektedir.
PROSTAT CERRAHİSİ VEYA İLAÇ TEDAVİSİ CİNSEL YAŞANTIMI BİTİRİR Mİ ?
Gerek iyi huylu prostat büyümesi, gerekse prostat kanseri tedavisi başlanacak hastaların en önemli kaygılarından biri olmaktadır. Aslında bu durumu prostat kanseri tedavisi alacaklarla, iyi huylu prostat büyümesi tedavisi alacakları ayırmakla yarar görmekteyiz. Prostat kanseri nedeniyle tamamen kanserden koruyucu ameliyat geçiren ve sonrasında ek tedaviye ihtiyaç duymayan hastalarda sinir koruyucu cerrahi teknik başarılı yapılmışsa sertleşme sorunu yaşamayabilirler. Ancak tabiî ki de meni artık gelmeyecektir. Ancak ek hormonal tedavi ve başka cerrahi işleme maruz kalınırsa sertleşme sorunu yaşamaları çok yüksektir. İyi huylu prostat büyümesinde ise gerek ilaç gerekse cerrahi tedavi sonrasında kullanılan teknik ve durumla da alakalı olmak üzere cinsel yaşantısını devam ettirmede herhangi bir sorunla karşılaşmayacaklardır.
PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERDEN KORUNMAK İÇİN NE YAPMALIYIM?
Prostat hastalıkları nedeniyle üroloji polikliniğine başvuran hastaların büyük bir kısmından, prostat hastalıklarından korunmak için, ne yemem lazım, ne içmeliyim, idrarımı ayakta mı yapsam, oturarak mı yapsam diye bir çok sorularını hep duyarız. Öncelikle rutin kontrollerin çok önemli olduğunu belirtmek gerekir. Rutin idrar, kan, ultrasonografi, işeme testlerinin kontrollerini zamanında yaptırılması hepsinden önemlidir. Tabiî ki prostat sağlığı için genetik özelliklerin yani ailede prostat hastası ve prostat kanserinin varlığı, o bireyin bundan sonra prostat hastalıklarına yatkınlığı anlamında bize fikir vermektedir. Ailesinde prostat kanseri olan erkek bireylerin 40-45 yaşından itibaren 6 ayda bir üroloji kontrollerine gelmesi çok önem arz etmektedir. Prostat kanseri soyaçekim göstermektedir. Bunun yanında hayvansal gıda tüketimin fazla olması, bitkisel gıdaların az tüketilmesi de yine prostat hastalıkları riskini artırmaktadır. Soya, domates, yeşil ve siyah çay, E vitamini, selenyum içeren antioksidan besinlerde prostat kanserinden koruyucudur.
GENÇ ERKEKLERDE PROSTAT HASTALIKLARI OLUR MU ?
Her ne kadar prostat büyümesi ve prostat hastalıkları genelde 50 yaş ve üstü erkeklerde görülmekte ise de, 50 yaş altında erkeklerde de prostatit denilen prostat bezinin enflamatuar sürecine bağlı hastalık görülmektedir. Gerek mikrobik enfeksiyonlarına bağlı, gerekse herhangi bir mikrobik durum olmadan prostat bezinde şimik veya kimyasal reaksiyona bağlı gelişebilir. Sanki bir prostat büyümesi sorunu varmış gibi işeme sorunları, işeme yaparken yanmalar, meni gelince yanma, kasık, testis ve makata vuran ağrılarla kendini belli eden bir rahatsızlık durumudur. Hatta kronikleşen durumlarda ciddi anlamda hayat kalitesi ve cinsel yaşantısı olumsuz etkiler. Tetkiklerinin normal olması nedeniyle, tanısını koymak bir o kadar da zordur. Uzun süreli farklı ilaç tedavileri gerekebilir. Sıklıkla da tedavinin uzaması ve sık ataklar yüzünden sürekli hekim değiştirmek zorunda kalırlar. Zorlu, dirençli vakalarda zaman zaman cerrahi tedaviye ihtiyaç duyulabilir.