Ülkemizde çiftlerin %39’u aile planlaması için kontraseptif yöntemleri uygulamaktadır. Herhangi bir kontrasepsiyon yöntemi kullanan çiftlerin en az üçte biri, erkeğin de aktif katılımını gerektiren bir yöntem kullanmaktadırlar.
Geri çekme, kondom, ve vazektomi başlıca yöntemlerdir. Son yıllarda yapılan çalışmalar bunların arasına hormonal erkek kontrasepsiyonunu da eklemeye çalışmaktadır.
1. Geri Çekme (Koitus interruptus)
Geri çekme gebeliğin spermlerin vajinaya bırakılmasının sonucu geliştiğinin keşfedilmesinden beri yüzyıllardır uygulana gelen bir yöntemdir. Türkiye’de çiftlerin %30’u bu yöntemi kullanmaktadır. Yunanistan kırsalında ise Ortodoksların kondomu, Müslümanların ise “geri çekme” yöntemini tercih ettiği görülmektedir.
Bu yöntemi kullanılan çiftler, ejekülasyon oluncaya dek cinsel ilişkilerini sürdürürler, ejekülasyondan hemen önce erkek, penisini vajinadan geri çeker. Ejekülasyon vajinanın tamamen dışında ve kadının dış genital organlarından uzakta gerçekleşmelidir. Ne zaman ejekülasyon olacağını önceden kestiremeyen erkeklerde ve ardı ardına ikinci kez cinsel ilişkiye giren erkeklere bu yöntem önerilmez.
İlk uygulama yılında görülen %4-18 başarısızlık oranları bu yöntemin en önemli dezavantajıdır. Ayrıca, cinsel ilişkinin plato fazında yarıda kesilmesi, eşlerin cinsel doyumlarını azaltabilir. Hatta bazı çevrelerce bir doğum kontrol yöntemi olarak değerlendirilmez.
Geri çekme hiçbir yöntem kullanmamaktan çok daha iyi kontrasepsiyon sağlar. Bütün dünyada, herkes tarafından, her durumda, hiçbir araç veya inceleme gerektirmeden ve komplikasyon korkusu olmadan uygulanabilmesi, bu yöntemin en önemli avantajıdır.
2. Kondom
Erkeklerin kullanabildiği kalıcı olmayan, etkili ve güvenilir bir bariyer kontraseptif yöntemdir. Kondom, cinsel ilişki esnasında vajinal girişden önce ereksiyon halindeki penis üzerine geçirilen bir kılıftır. Spermlerin vajinaya girişini önler.
Bir ucu açık silindir şeklindedir ve açık ucunun kenarı kullanımını kolaylaştırmak için kalındır. Kapalı ucunda ise semenin toplanması için genellikle bir rezervuar vardır. Bazı kondomlar ayrıca spermisit ile kaplanmıştır. Bir yıllık kullanımda başarısızlık oranı %2-5 dolayındadır.
Penise kılıf takılması tarihçesi M.Ö. 1350’lere kadar uzanmaktadır. 18. Yüzyıldan itibaren hayvan bağırsağından yapılan bu kılıflara kondom adı verilmiştir. Kondomlar 19. Yüzyılın ikinci yarısından sonra sentetik maddelerden üretilmeye başlanmıştır. Günümüzde lateks, poliüretan veya işlenmiş kollajen dokulardan üretilmektedirler. Gelişmiş ülkelerde ve eğitim düzeyi yüksek kesimlerde daha sık kullanılmaktadır. Ülkemizde ise çiftlerin ancak %5’i kontraseptif olarak kondomu tercih etmektedir. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve AIDS kondom kullanımını arttırmıştır.
Kondom penisin sertliği gevşemeden çıkarılmalıdır. Kondom bir kez kullanıldıktan sonra atılmalı, atılmadan önce delik olup olmadığı son kez kontrol edilmelidir. Üretim tarihinden itibaren 5 yılı geçmiş olan kondomlar kullanılmamalıdır. Lateks ve spermisit alerjisi alerjisi olanlar bu tip kondomlardan uzak durmalıdırlar.
Ucuz ve kolay bulunuyor olması, muayene ve reçete gerektirmemesi, cinsel yolla bulaşan hastalıklardan da koruması bu yöntemin olumlu yönleridir. Her cinsel ilişkide yeni bir kondom gerekmesi, cinsel ilişkiyi kesintiye uğratması ve kullanımdan sonra yok edilmesinin bazen sorun yaratması en önemli olumsuzluklarıdır.
3. Hormonal Kontrasepsiyon
Kontrasepsiyonda erkeğin rolünü artırma ve geri dönüşü olan bir kontrasepsiyon yöntemi geliştirme çabaları sonunda hormonal erkek kontraseptifleri de ortaya çıkmaya başlamıştır. Şuan için yeni çıkacak, ilaçların uzun dönem etkileri üzerinde çalışmalar devam etmektedir.
4. Vazektomi (Detaylı bilgi için tıklayın…)